Akdeniz havzasında birkaç bin yıldır ekilmekte olan narın ilk olarak İran’da ortaya çıktığı düşünülmektedir. Afganistan ve Pakistan’dan Himalayalar’a kadar geniş bir alanda yetişir. Gürcistan, Ermenistan ve Karadeniz’in doğu kıyılarında yabani nar bahçeleri vardır. Ermenistan, Azerbaycan, Türkiye, Iran ve Hindistan nar yetiştiriciliği yapılan ülkeler arasındadır.
Ayrıca, tarih öncesi zamanlardan beri Akdeniz ülkeleri ve Kafkaslar’da nar yetiştiriciliği yapılmaktadır. Latince ismi Punica granatumun kabaca Fenike elması anlamına gelmesi, Fenikelilerin yemişi Akdeniz havzasında taşımış olduklarını akla getirmektedir. Nar, kurak iklimlerde de yetişebildiğinden, Güneydoğu Asya’da, Malezya’da, tropikal Afrika’da da yetiştirilir.
İpekyolu ve deniz tüccarları aracılığıyla Güney Çin’e ve Güneydoğu Asya’ya ulaşan nar, bu bölgelerde de yetiştirilmektedir. 18. yüzyılda İspanyollar tarafından Latin Amerika ve Kaliforniya’ya da getirilen nar, 2000li yıllardan itibaren Kaliforniya ve Arizona’da ticari bir ürün olarak değer kazanmıştır.
Türkiye'de pek çok yerde gözüken nar yoğunlukla Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde ekine alınmıştır. Side (Antalya) Nar demektir. Ayrıca, İspanya’nın güneyindeki tarihi bir şehir olan Granada, adını nar meyvesinden almıştır.
Nar üzerine son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda; içermiş olduğu antioksidantlar, polifenolik maddeler ve C vitamini içeriğinden dolayı fonksiyonel gıdalar grubuna alınmıştır. Narın içermiş olduğu bu maddelerin kanser ve kalp damar hastalıklarını önlemede rolü olduğu, ayrıca bu maddelerin yüksek tansiyonlu hastalarda kan basıncını düşürerek hastalığı önleyici yönde etki gösterdiği belirlenmiştir. Bu çalışmalar doğrultusunda nar, tıbbi bitki olarak ilaç endüstrisi için de önemli bir hammadde durumundadır. Narın bu özelliklerinin ortaya çıkmasının üretim ve tüketiminin artmasında büyük payı bulunmaktadır.
Nar pek çok iklim koşullarında sorunsuz yetiştirilebilen bir meyvedir. Yetiştiriciliğinin yapılacağı bölgede yazların uzun ve sıcak, kışların ılık ve yağışlı olması uygundur. Narın soğuklama gereksinimi hemen hemen yok gibidir. Meyvelerini olgunlaştırabilmek için vejetasyon dönemi içinde yüksek bir sıcaklık toplamı ister. Nar, ülkemizin iklimi daha serin geçen bölgelerinde ( İç Anadolu gibi) Mayısta, oysa biraz daha sıcak geçen (Akdeniz gibi) bölgelerinde ise Nisanda çiçeklenmeye başlar. Çiçeklenme haziran ayına kadar sürmektedir.
Yıllık ortalama 500 mm'lik yağış yetiştiricilik için yeterlidir. Yaz aylarındaki yağışlar meyve kalitesini bozmakta, özellikle olgunluğa yakın dönemlerde meyve çatlamalarına neden olmaktadır. Meyve olumu döneminde kuru hava koşulları, kaliteli meyvelerin oluşması bakımından önemlidir. Nar, şiddetli rüzgar olan bölgelerde yetiştirilmemelidir. Eğer yetiştirilecekse bahçe kenarında rüzgar kıranlar oluşturulmalıdır. Aksi halde meyveler bitkinin dikenlerinden ve dalsürtünmelerinden zararlanarak meyve kalitesi düşecek ve meyve kayıpları olacaktır.
Tropik ve subtropik bölgelerde tabii olarak yetişebilen nar sınırlı olarak da ılıman iklim bölgelerinde yetiştirilebilmektedir. Nar yetiştiriciliği için kışları ılık ve yağışlı yazları sıcak ve kurak kışları sıcaklığın -10 °C nin altına düşmediği yöreler uygundur. Bu sıcaklığın altında taze sürgünler -18 °C nin altında ise ana gövde soğuktan zarar görür. Sert rüzgar alan yerler, kışları sıcaklığın daha düşük hissedilmesine, yazları da dikenli çeşitlerde meyve kabuklarının çizilerek pazar değerinin düşmesine sebep olmaları dolayısıyla uygun nar yetiştirme alanları değildirler. Bu alanlarda nar yetiştiriciliği yapmak için önceden rüzgar kıranlar tesis edilmelidir. Narlar antep fıstığı ile beraber sıcağa ve kurağa en çok dayanabilen bitkiler olmalarına rağmen yazları düzenli su isterler. Bu bilgiler ışığında nar Çanakkale den Siirt'e kadar sahil bölgeleri, batı ve güney geçit bölgeleri ile güneydoğu Anadolu bölgesinde yetiştirebilecektir ve yetiştirilmektedir.
Narların gübrelenmesi konusunda yapılan araştırmalarda, organik gübrelerin gelişme, verim ve kaliteye çok önemli etkileri bulunmuştur. Narlara verilecek çiftlik gübresi iyi yanmış olmalıdır. Dekara 2-3 ton sonbahar-kış aylarında bütün bahçeye kaplayacak şekilde verilmeli ve pulluk ile toprağa karıştırılmalıdır. Nar için yeşil gübreleme yapılması da yararlı sonuçlar verir. Bunun için bakla, fiğ gibi bitkiler nar bahçesinin tamamına ekilir. Ekimi yapılan bitkilerin çiçeklenme dönemlerinde bahçe sürülerek toprağa karışımı sağlanır. Bu bitkilerin toprağı azotça zenginleştirmesi bakımından da yararlan vardır. Azot nar için oldukça önemlidir. Sürgün gelişimi ve meyve büyümesi için azotlu gübre kullanımı şarttır. İlk yıllarda ağaç başına 50 - 100 gr saf azot verilmesi gerekmektedir. Tam verime geçtik ten sonra bu miktar ağaç başına 200 - 300 gr saf azota çıkarılmalıdır. Azotlu gübreler toprağın asitlik durumuna göre üre, amonyum nitrat ve amonyum sülfat olarak erken ilkbahar ve yaz aylarında olmak üzere 2 defa verilir. Yukarıda belirtilen miktarın 2/3 ü mart ayında 1/3 ü ise haziran-temmuz aylarında verilmelidir. Gübrelemeden sonra ağaç hemen sulanmalı, sulanmayacaksa gübre çapa ile toprağa karıştırılmalıdır.
Fosforlu gübreler ise narın çiçeklenme, meyve tutumu ve kök gelişmesiyle ilgilidir. Narların fosfor ihtiyacı tam verim çağında 150-200 gr saf fosfor olarak belirlenmiştir. Fosforlu gübreler kış aylarında dal uçlarının ulaştığı bölgelerde 20 - 30 cm derinlikte ağaç çevresinde açılan daire şeklindeki çukura verilerek üzeri kapatılır. Bu gübreler pratikte mart ayında azot ve potasyumlu gübrelerle kombine olarak gübre makineleriyle banda verilmektedir.
Nar, pek çok meyve ağacından daha geniş toprak çeşidine uyum gösterebilir. Derin, alüviyal topraklar nar yetiştiriciliği için en uygun topraklardır. Fakat kumlu, killi, kireçli topraklarda da yetiştirilir. Tuzluluğa orta derecede dayanıklıdır. Toprak bakımından ağır killiden çakıllıya kadar çok geniş bir tolerans alanı olan nar kısmen tuzlu ve kireçli alanlarda da yetiştirilebilir. Ancak nar için en iyi yetişme ortamı geçirgenliği iyi organik madde miktarı yüksek su tutma kapasitesi iyi nemli ve serin topraklardır. Bu sebeple hem nar dikimine uygun olup olmadığının anlaşılması hem de tesis ve diğer yıllarda uygulanacak gübreleme için mutlaka toprak tahlili yapılmalıdır.
Yetiştiriciliği yapılan bazı önemli nar çeşitleri 07 N 08 Hicaznar, 33 N 16 Silifke Aşısı, 33 N 26 Çekirdeksiz (VI) , 01 N 03 Fellahyemez II , 26/ 3 Çekirdeksiz, 33 N 24 Beynarı, Suruç, Ernar ve Erdemli-Aşınar ( 33 N 11 ) dır. Çukurova Bölgesinde üretimi yaygın olarak yapılan ve pazar açısından özellikle aranan nar çeşitleri Hicaznar ve Silifke Aşısıdır.
Ülkemizde bir çok mahalli çeşit yanında seleksiyonla elde edilen hicaznar (07 N 08), 1479-20, 1483-2, 1472-20. 1465-20, 1461-30, 1481-20, 1487-15 A , 1478- 15A , 1445-20, 1466-10, 1458-30A , 1265-25, Boncuk, 1469-15 A, 1480-15A, Tırbey, Kuş narı, 1261-35A, 1986-10 ve 1267-15A, Suruç. 07 N 03 Fellahyemez il 2/3 Japon narı, 33 N 26 Çekirdeksiz VI, 26/3 Çekirdeksiz, Bey narı, 07 N 14 (Mayhoş IV, Alanya), 33 N l6 (Silifke aşısı, Silifke), 33 N 24 ve Nizip narı gibi çeşitler mevcuttur. Bu çeşitler tadı, rengi, erkenciliği gibi değişik özellikler bakımından öne çıkmış çeşitlerdir. Nar yetiştiriciliğinden amaç para kazanmak olduğuna göre pazar talebi en fazla olan çeşitler tercih edilmelidir. Bu çeşitler içinden hicaznar Avrupa pazarlarında son yıllarda daha fazla tercih edildiği için bu pazarı düşünerek üretim yapmayı düşünenler için tercih edilmesi gereken bir çeşittir.
Nar bahçelerine dikilecek fidanlar mutlaka 1 yaşında olmalıdır. Daha yaşlı fidanlarla kurulacak bahçelerde şekil vermek mümkün olmadığı için tercih edilmez.
Eğer mutlaka 2 veya daha fazla yaşlı fidanlarla bahçe tesis edilecekse 1. yıl sonunda şekil verilmiş ve tüpe alınmış yada baştan tüplü fidanlar tercih edilmelidir.